Vakit dar, mevsim sonbahar.
Bu dört kelime, bir dönemin kapanışını ve kaçınılmaz bir hesaplaşmanın başlangıcını işaret ediyor. Sonbahar, sadece doğanın değil, aynı zamanda insanın da ruhsal muhasebe mevsimidir. Güneşin gücünü yitirmesi, yaprakların vedası… Her biri, bize “vakit dar” diye fısıldayan birer uyarıcıdır.
Ancak bu darlık, bir panik sebebi olmaktan çok, bir motivasyon kaynağı olmalıdır. Çünkü hayat, yalnızca “yaşama” ve “ölme” arasındaki o ince çizgide anlam bulur.
Yetişmem gereken bir ölüm, yaşamam gereken bir hayat var..!
Bu, bir çelişki değil, bir denge noktasıdır. Ölümün farkında olmak, hayatı daha coşkuyla yaşamamızı sağlar. Kelebek misali, ömrümüzün bir sonu olduğunu bilmek, her anı bir şölen gibi yaşamaya iter bizi. Kelebeğin ömrü kısadır, ama kanat çırpışı bir fırtınanın doğuşuna etki edebilir; işte buna “kelebek etkisi” denir.
Bizim hayatlarımız da öyle değil midir? Bir “küçük merhaba” ile güne başlamak… Ufacık bir tebessüm, birinin gününü tamamen değiştirebilir. Bu, bizim kelebek etkisidir.
Umudu yaşatanlara…
Umut, sonbaharın en soğuk rüzgârına karşı dahi direnç gösteren, kökü sağlam bir tohumdur. Bu mevsimde dahi baharı hayal edenler, o tohumu koruyanlardır.
Sevgiyi paylaşanlara…
Sevgi, dar vakti genişleten tek güçtür. Paylaşıldıkça azalmaz, aksine çoğalır. Kışa hazırlık yapan doğa gibi, biz de ruhumuzu sevgiyle doldurmalıyız ki, en çetin günlerde dahi içimiz sıcak kalsın. Sevgi, bir yatırım değil, anında geri dönüşü olan bir mucizedir.
Gönlümüze dokunanlara…
Asıl mesele burada düğümleniyor. Hayat hızla akarken, bir an durup, kalpten kalbe kurulan o görünmez köprüleri inşa edenlerdir onlar. Bize kendimizi değerli hissettiren, yalnız olmadığımızı hatırlatan, yorgun ruhumuzu dinlendiren o ince düşünceli insanlar… Onlar, hayatın karmaşık senaryosundaki en saf, en gerçek rollerdir.
Selam olsun!
Aslında bu bir selamdan çok, bir minnet bildirgesidir.
Onlar, bize kelebek ömrünün darlığını değil, o ömrün ne kadar değerli olduğunu hatırlatır. Dar vakitte koca bir anlam yaratmanın, hızla akıp giden hayatta bir iz bırakmanın sırrı; bir ‘merhaba’, bir ‘sevgi’ ve bir ‘dokunuş’tadır.
Sonbahar hüznü kaçınılmaz, ancak bu hüzün, bizi daha insancıl olmaya, daha derin bağlar kurmaya teşvik etmelidir. Kelebek misali kısacık ömrümüz, birilerinin hayatında güzel bir etki yaratıyorsa, o zaman “yetişmemiz gereken ölüm”, “yaşadığımız hayat”ın anlamını taçlandıracaktır.
Vakit dar, ama etkimiz sonsuz olabilir. Yeter ki, kanat çırpışımız sadece kendimiz için olmasın.