Günümüz ilişkilerinde sadakat, belki de en çok tartışılan kavramlardan biri haline geldi. Sosyal medya, mesajlaşma uygulamaları, kolay erişim ve “bağ kurma” kültürü; insanların sınırlarını bulanıklaştırdı. Eskiden “aldatma” yalnızca fiziksel bir eylem olarak görülürken, bugün duygusal bağ kurmak, gizli mesajlaşmak, hatta eski sevgilinin paylaşımlarını gizlice takip etmek bile tartışmalı bir alana dönüşmüş durumda.

Psikologlara göre, modern ilişkilerde aldatmanın artmasının temel sebeplerinden biri anlık tatmin kültürü. Artık insanlar duygusal boşluklarını yüz yüze konuşmak yerine, birkaç dokunuşla doldurabiliyor. Ancak bu geçici tatminler, uzun vadede güveni aşındırıyor. Uzmanlar, sosyal medyanın “her zaman daha iyi bir alternatif var” düşüncesini güçlendirdiğini söylüyor.

İstatistikler de bu tabloyu destekliyor. Türkiye’de yapılan son araştırmalarda, evli bireylerin yaklaşık %30’u partnerini en az bir kez duygusal veya fiziksel olarak aldattığını kabul ediyor. Üstelik bu oran genç yaş gruplarında daha da yükseliyor.
Sosyologlar, bu durumu “ilişkilerde bağlılık biçiminin dönüşümü” olarak yorumluyor. Yani insanlar artık sadakati bir yükümlülükten çok, “anlamlı olduğu sürece” sürdürülen bir bağ olarak görüyor.

Diğer yandan, aldatmayı yalnızca bireysel bir tercih olarak görmek de eksik bir yaklaşım. Ekonomik belirsizlikler, stres, sosyal medya üzerinden sürekli kıyaslanma, romantik ilişkiler üzerindeki baskıyı artırıyor. Birçok kişi, kendi değersizlik hissini başka bir ilgide telafi etmeye çalışıyor.
Uzmanlar, “aldatma”nın aslında çoğu zaman bir iletişimsizlik sonucu ortaya çıktığını vurguluyor. Partnerler, duygusal ihtiyaçlarını açıkça dile getirmedikçe, bir tarafın dışarıda anlayış araması kaçınılmaz hale geliyor.

Ancak bu durum, sadakatsizliği meşrulaştırmıyor. Aksine, aldatmanın yarattığı güven kaybı ilişkilerde en zor onarılan yaralardan biri.
İlişki terapistleri, çözümün “ihaneti affetmekte” değil, neden yaşandığını anlamakta yattığını söylüyor. Çünkü bir ilişki, çoğu zaman sadakatle değil, şeffaflıkla ayakta kalıyor.

Belki de bugün ilişkilerde asıl soru şu:
Sadakat gerçekten kayboldu mu, yoksa biz onu farklı biçimlerde mi yaşamaya başladık?