Bazen bir mezarlık kadar sessiz olur insanın içi.
Konuşmaz, anlatmaz, sadece gömer…
Kimse fark etmez, çünkü içimizdeki ölülerin mezar taşları yoktur.
Ama biz biliriz — hangi gülüşün, hangi umudun, hangi insanın nereye gömüldüğünü.
Bir gün bir dost ölür içimizde, başka bir gün bir hayal.
Sevgiye dair inancımızı kaybederiz belki, ya da birine güvenmeyi.
Küçük küçük ölümler yaşarız her gün — kalbimizde, sessizce, kimse duymadan.
Yine de toprağı bol olsun diyorum her birine.
Çünkü içimde ölenlerin ardından ağıt yakmak yerine, susmayı öğrendim.
Acıyı büyütmek değil, uğurlamak gerek.
Her kayıp, biraz daha güçlü kılıyor insanı; biraz daha kabullenmiş, biraz daha olgun.
Bazen hayat, insanı mezarcı yapıyor kendi içinde.
Gömüyorsun; bir dostluğu, bir aşkı, bir umudu…
Ama her defasında toprağa karışanlardan yeni bir ben doğuyor.
Belki biraz eksik, ama daha gerçek.
O yüzden diyorum ki;
İçimde ölenleri gömüyorum artık…
Toprağı bol olsun — hem onların, hem de eskisi gibi olmayan halimin.