Bir Ülkenin Yorgunluğu Takvimle Geçmiyor « gazete35.com.tr

28 Aralık 2025 - 09:13

Bir Ülkenin Yorgunluğu Takvimle Geçmiyor

Bir Ülkenin Yorgunluğu Takvimle Geçmiyor
Son Güncelleme :

26 Aralık 2025 - 21:59

1.128 views

2025 bitti diyoruz.
Ama bazı yıllar bittiği yerde kalmaz; insanın içine yerleşir.
2025 öyle bir yıldı.

Bu yıl bize yalnızca olaylar yaşatmadı, duygular öğretti.
Ama güzel olanlardan değil…
Kaygıyı öğretti.
Belirsizliği öğretti.
Ve en çok da kontrol edememe hissini.

Psikolojide buna “öğrenilmiş çaresizlik” denir.
Ne yaparsan yap değişmediğini düşündüğünde, insan önce sesini kısar, sonra beklentilerini…
2025’te tam da bunu yaşadık.
Sokaklarda öfke vardı ama evlerin içinde sessiz bir kabulleniş büyüdü.

Deprem yalnızca fay hatlarını değil, güven duygumuzu da kırdı.
Ekonomi yalnızca cüzdanları değil, gelecek tasavvurunu da daralttı.
Siyaset yalnızca fikirleri değil, insanların birbirine tahammülünü de sertleştirdi.

Ve biz…
Her şeye rağmen sabah kalktık.
Çocukları okula gönderdik.
İşe gittik.
Gülümsedik.

Ama psikoloji şunu söyler:
İnsan her şeye dayanabilir; anlamsızlığa dayanamaz.

2025’in en ağır yükü buydu belki de:
“Bütün bunlar neden oluyor?” sorusunun cevapsız kalması.

Yıl ilerledikçe toplumda başka bir duygu daha yayıldı:
Duygusal uyuşma.
Artık kötü haberler şaşırtmıyor.
Felaketler birkaç gün konuşulup unutuluyor.
Çünkü zihin, hayatta kalmak için hissizleşiyor.

Bu bir güç değil.
Bu bir savunma mekanizması.

2026’ya girerken aslında yeni bir yıl değil, yeni bir ruh hâli arıyoruz.
Daha az tetikte olmak istiyoruz.
Sürekli “bir şey olacak mı” diye beklemeden yaşamak istiyoruz.

İnsanların talebi çok büyük değil:
Güvende hissetmek.
Geleceği tahayyül edebilmek.
Çocuğuna bakarken “acaba” dememek.

Bir toplumun ruh sağlığı, ekonomik tablolardan önce bozulur.
Çünkü umut azaldığında, birey içe çekilir.
İçe çekilen insan konuşmaz.
Konuşmayan insan yalnızlaşır.
Yalnızlaşan toplum ise kendi içinde sessizce dağılır.

2026 bir dönüm noktası olabilir.
Ama bunun için yalnızca yeni kararlar değil, yeni bir dil gerekir.
Yargılamayan, küçümsemeyen, görmezden gelmeyen bir dil.

Çünkü iyileşme, önce “görülmekle” başlar.

2025 gitti.
Ama bıraktığı ruh hâli bizimle.
Şimdi sorulması gereken soru şu:

2026’da sadece hayatta kalmaya mı devam edeceğiz,
yoksa yeniden yaşamayı mı hatırlayacağız

YORUM YAP

YASAL UYARI! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen kişiye aittir.
BİNNAZ DAVULCU Aralık 27, 2025 / 12:30 am Yanıtla

Eline kalemine yüreğine sağlık canım benim sen bizleri anlatmışsın Duygu İnanki okuduğumda gerçekten yaşadıklarım film şeridi gibi gözümün önüne geldi evet herşey yaşandı kötüydü gerçekten hatırladıkça canımı acıtıyor hiç aklımızdan çıkmayacak Bir daha yaşanmasın kötü şeyler inşallah seni seviyorum canım benim iyiki varsın ❤️❤️❤️