Yıllardır bir efsane gibi fısıldanan, yeri geldiğinde krizlerin arkasındaki görünmez el olarak anılan bir kavram var: Türk Devlet Aklı. Bugün, bu kavram artık bir fısıltı değil, devletin tüm kademelerinde, tüm siyasi hesapların üstünde hissedilen sessiz ama mutlak bir iradeye dönüşmüştür. Türk derin aklı, tüm ağırlığıyla görevinin başındadır.
Bu, bir siyasi parti programı ya da dönemsel bir slogan değildir. Bu, Türkiye Cumhuriyeti’nin beka ve bağımsızlık tarihinden damıtılmış, uzun vadeli ve stratejik bir bilincin devreye girmesidir. Artık hiçbir siyasi aktör, hiçbir zümre ya da hizip, bu kurumsal ve milli iradenin çizdiği yolun dışına çıkabileceğini zannetmemelidir. O dönem kesin olarak kapanmıştır.
Parti Siyaseti Bitmeli: Karmaşanın Sonu
Türk Aklı’nın görev başına gelmesinin ilk ve en keskin sonucu, parti merkezli siyasetin miadının dolmasıdır.
Milletimiz, yıllarca “demokrasi karmaşası” denen o yorucu döngüde enerjisini tüketti. Genel başkanların iki dudağı arasına sıkışan vekil listeleriyle, halkın iradesi değil, parti uşaklığı Meclis’e taşındı. Bu adaletsizliğin, bu israfın devam etmesine artık izin verilmeyecektir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçişin asıl hedefi buydu: devletin kaderini keyfi parti pazarlıklarına bırakmamak.
Bu yüzden diyoruz: Parti saltanatına son verilmeli. Devlet bütçesinden partilere aktarılan o devasa kaynak, halkın vicdanını yaralayan bir haksızlıktır ve derhal kesilmelidir. Partiler erirken, Sivil Toplum Kuruluşları (STK’lar) gerçek halk iradesinin ve çözüm odaklı siyasetin öncüsü olacaktır.
Temsiliyette Devrim:Derin Aklın Sessiz Emri: Türkiye Artık Geri Dönülmez Yolda
Yıllardır bir efsane gibi fısıldanan, yeri geldiğinde krizlerin arkasındaki görünmez el olarak anılan bir kavram var: Türk Devlet Aklı. Bugün, bu kavram artık bir fısıltı değil, devletin tüm kademelerinde, tüm siyasi hesapların üstünde hissedilen sessiz ama mutlak bir iradeye dönüşmüştür. Türk derin aklı, tüm ağırlığıyla görevinin başındadır.
Bu, bir siyasi parti programı ya da dönemsel bir slogan değildir. Bu, Türkiye Cumhuriyeti’nin beka ve bağımsızlık tarihinden damıtılmış, uzun vadeli ve stratejik bir bilincin devreye girmesidir. Artık hiçbir siyasi aktör, hiçbir zümre ya da hizip, bu kurumsal ve milli iradenin çizdiği yolun dışına çıkabileceğini zannetmemelidir. O dönem kesin olarak kapanmıştır.
Parti Siyaseti Bitmeli: Karmaşanın Sonu
Türk Aklı’nın görev başına gelmesinin ilk ve en keskin sonucu, parti merkezli siyasetin miadının dolmasıdır.
Milletimiz, yıllarca “demokrasi karmaşası” denen o yorucu döngüde enerjisini tüketti. Genel başkanların iki dudağı arasına sıkışan vekil listeleriyle, halkın iradesi değil, parti uşaklığı Meclis’e taşındı. Bu adaletsizliğin, bu israfın devam etmesine artık izin verilmeyecektir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçişin asıl hedefi buydu: devletin kaderini keyfi parti pazarlıklarına bırakmamak.
Bu yüzden diyoruz: Parti saltanatına son verilmeli. Devlet bütçesinden partilere aktarılan o devasa kaynak, halkın vicdanını yaralayan bir haksızlıktır ve derhal kesilmelidir. Partiler erirken, Sivil Toplum Kuruluşları (STK’lar) gerçek halk iradesinin ve çözüm odaklı siyasetin öncüsü olacaktır.
Temsiliyette Devrim: Yüzde 50+1 İradesi
Peki, derin aklın beklediği siyasi temizlik nasıl tamamlanacak? Temsil sistemini kökten değiştirerek.
Milletvekili, artık parti liderinin lütfuyla değil, tıpkı Cumhurbaşkanı gibi, doğrudan bölgesindeki halkından yüzde 50 artı bir oy alarak Meclis’e girmelidir. Bu basit ama devrimci hamle, tüm partilerin etkisini kıracak, koltuğa oturanı genel merkeze değil, halkın dertlerine mecbur kılacaktır. Halkın sevgisini almış, çevresine destek olan, çözüm üreten, dürüst ve haysiyetli şahsiyetler Meclis’i doldurmalıdır.
Küresel Liderlik İçin İç Temizlik Şart
Türkiye’nin öncü liderliği artık tartışılmazdır. Filistin ve Gazze’de dünya susarken vicdanın sesi oluşumuz; Libya, Azerbaycan ve Afrika’daki kararlı duruşumuzla kanıtlanmıştır. İtalya ve İspanya gibi Avrupa güçleriyle kurduğumuz yeni diyalog köprüleri, gücümüzün evrenselliğini gösteriyor. Türkiye, dünya yönetimine hazırdır!
Ancak, bu küresel zaferlerin kalıcı olması için içerideki son ve tek hamle yapılmalıdır: Siyasi arınma.
Türk Aklı, artık iç çekişmelerin enerjisinin ülkenin hizmetine dönmesini emrediyor. Bu son temizlik yapıldığında, parti karmaşasından kurtulmuş, vicdanlı temsilcilerle güçlenmiş bir Türkiye, dünya arenasındaki yerini göz kamaştıran bir yıldız gibi alacaktır.
Az sabır! Derin akıl görevinin başındadır ve son hamle yakındır!
Peki, derin aklın beklediği siyasi temizlik nasıl tamamlanacak? Temsil sistemini kökten değiştirerek.
Milletvekili, artık parti liderinin lütfuyla değil, tıpkı Cumhurbaşkanı gibi, doğrudan bölgesindeki halkından yüzde 50 artı bir oy alarak Meclis’e girmelidir.
Bu basit ama devrimci hamle, tüm partilerin etkisini kıracak, koltuğa oturanı genel merkeze değil, halkın dertlerine mecbur kılacaktır. Halkın sevgisini almış, çevresine destek olan, çözüm üreten, dürüst ve haysiyetli şahsiyetler Meclis’i doldurmalıdır.
Küresel Liderlik İçin İç Temizlik Şart
Türkiye’nin öncü liderliği artık tartışılmazdır. Filistin ve Gazze’de dünya susarken vicdanın sesi oluşumuz; Libya, Azerbaycan ve Afrika’daki kararlı duruşumuzla kanıtlanmıştır. İtalya ve İspanya gibi Avrupa güçleriyle kurduğumuz yeni diyalog köprüleri, gücümüzün evrenselliğini gösteriyor. Türkiye, dünya yönetimine hazırdır!
Ancak, bu küresel zaferlerin kalıcı olması için içerideki son ve tek hamle yapılmalıdır: Siyasi arınma.
Türk Aklı, artık iç çekişmelerin enerjisinin ülkenin hizmetine dönmesini emrediyor. Bu son temizlik yapıldığında, parti karmaşasından kurtulmuş, vicdanlı temsilcilerle güçlenmiş bir Türkiye, dünya arenasındaki yerini göz kamaştıran bir yıldız gibi alacaktır.
Az sabır! Derin akıl görevinin başındadır ve son hamle yakındır!